Tekin Seyri - Tasavvuf ve Bilim
Yazan Okunma 186 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Soul , Pixar Animation Studios tarafından üretilen ve Walt Disney Pictures tarafından yayınlanan 2020 Amerikan bilgisayar animasyonlu fantastik komedi-drama filmidir. Pete Docter'ın yönettiği ve Kemp Powers'ın ortak yönetmenliğini üstlendiği filmde Jamie Foxx, Tina Fey, Graham Norton, Rachel House, Alice Braga, Richard Ayoade, Phylicia Rashad, Donnell Rawlings, Questlove ve Angela Bassett'in sesleri yer alıyor. Hikâye, bir caz müzisyeni olarak büyük çıkışından hemen önce, yanlışlıkla ayrılan ruhunu ve bedenini yeniden birleştirmeye çalışan Joe Gardner adlı bir ortaokul müzik öğretmenini anlatıyor. Soul, bir Afrikalı-Amerikalı kahramanın yer aldığı ilk Pixar filmidir.

Docter, insan kişiliklerinin kökenleri ve determinizm kavramı üzerine düşüncelerinden yola çıkarak filmi 2016 yılında geliştirmeye başladı. Senaryoyu Mike Jones ve Powers ile birlikte yazdı. Filmin yapımcıları, Herbie Hancock ve Terri Lyne Carrington da dahil olmak üzere çeşitli caz müzisyenlerine danıştılar ve müzisyen Jon Batiste'nin seanslarını referans alarak müzikal sekanslarını canlandırdılar. Batiste'nin orijinal caz bestelerinin yanı sıra, müzisyenler Trent Reznor ve Atticus Ross da filmin müziklerini besteledi.

Soul, 11 Ekim 2020'de Londra Film Festivali'nde galasını yaptı. 20 Kasım 2020'de teatral olarak yayınlanması planlandı, ancak devam eden COVID-19 pandemisine cevap olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde iptal edildi. Bunun yerine, film 25 Aralık 2020 tarihinde Disney +'da yayınlanmak üzere gösterime girdi, ama yine de Sinemalarda yayın hizmeti olmadan ülkelerde gösterime girdi. Pixar'ın geniş bir sinema gösterimi verilmeyen ve ilk Disney + Original olarak faturalandırılan ilk uzun metrajlı filmi oldu. Film eleştirmenlerden son derece olumlu eleştiriler aldı ve animasyonu, hikâyesi, ses oyunculuğu ve müzik notasıyla övgü aldı. Film 78. Altın Küre Ödüllerinde En İyi Animasyon Filmi ve En İyi Orijinal Müzik Ödülü'nü kazandı. Ayrıca 93. Akademi Ödülleri ve 74. İngiliz Akademi Film Ödülleri'nde En İyi Animasyon dahil üç kategoride aday gösterildi.

Kaynak:wiki

Yazan Okunma 875 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Coşar âvîzeler artık, köpürür kandiller;
Bu ışık çağlayanından bütün âfâk inler!
Yalının cebhesi, Ülker gibi, baştan başa nûr;
Nîm açık pencereler, reng ü ziyâdan mahmûr.
Al, yeşil, mâvi fenerlerle donanmış kıyılar;
Serv-i sîmînler atılmış suya, titrer par par.
Dalgalardan seken üç çifte kayıklar sökerek,
Süzülür sâhile, şâhin gibi, yüzlerce kürek.
Bir taraftan bu akın yükseledursun karaya;
Bir taraftan dökülür öndeki saflar saraya.
Rıhtımın taşları, zümrüt gibi, Îran halısı:
Suda bitmiş çemen, üstünde de Sultan Yalısı!

Renk renk açmış o başlar, biriken mahşere bak:
Fes, arâkiyye, sarık, yazma, bürümcük, yaşmak,
Taylasan, takke, nazarlıklı hotoz, âbânî,
Mâvi boncuk, oyanın türlüsü, dal dal yemeni...
Ama birçokları da’vetli değilmiş, kime ne?
Bu açılmaz kapılar, şimdi, açık her gelene.

Avlu, dış bahçe, harem bahçesi, taşlık, yer yer,
Medd ü cezrin ebedî sâhası: Boy boy siniler,
Ki donandıkça o başlarla, hemen, çepçevre,
Tablalar, ay dede çıkmış gibi, başlar devre!
Yayılır baygın, ılık bir buğu, bir tatlı duman;
Çözülür büsbütün âvâre sinirler o zaman.
Kafalar tütsüyü aldıkça döner mest-i hayât;
İki el bir baş için, kim kime artık? Heyhat!

Yazan Okunma 530 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

 İşte şu hadis-i şerif bu şefaatin bir delilidir:
Yarın hepimizin şah da olsak geda da olsak müsavat ile toplanacağımız bir yer var. İşte orada toplandığımız zaman arşın verasında oranın memuru olan bir münadi şöyle nida edecek.
“Ey ehli mevkıf ! Ey toplan kumandası ile toplananlar! Gözlerinizi kapayın bakalım Hz. Muhammedin kızı Hz. Fatıma geçecek
Filhakika Hz. Fatıma İmam Hüseyin ile kanlı elbiselerini giymiş bir vaziyette geçecek. Arşta kendisine tahsis edilen makamı mahsusuna oturacak. Sonra Cenabı Hak’ka
-Allahım! Oğlum ile oğlumun katilleri arasındaki hükmünü ver diyecek.
Hükmü ilahi verilecek.
Cenabı Hak hükmünü verdikten sonra Hz. Fatıma (A.S) bizi unutmayarak
Ki işin nezaketi inceliği de buradadır.
-Ya Rabbi bizim müsibetimize gözünde nem gönlünde hüzün olanı bana bağışla diye niyaz edecek.
Cenabı Hüda -Derhal istediğin kadar buyuracak.
Ey Müminler!
işte biz bu vesile ile olsun bağışlanırsak, bizim için en büyük bir lütuf değilmidir.
Ya Rabbi bu sözler hürmetine o anda arşın titrediği titreme bahşi için kalbi Muhammedinin Alemi arştan ne bekliyorsa o bekleme aşkı için bizi affeyle. Habibinin habibi seninde mahbubun olan İmam Hüseyin’in parçalandığı gündeki sırra bürünerek huzur-ı sübhaninde şefaat olunmaklığımızı diliyoruz. Bizi boş çevirme
Ya Resulallah! Hikmeti: Ümmeti Muhammede ağlama kapısı açmak olan bu hadisenin hikmetinden bizi de nasibedar et de yakamızı kurtaralım Makamı Zilletten Makamı İzzete çıkalım.
MUHAMMED ŞEMSEDDİN YEŞİL HZ. HUTBELERİM ESERİNDEN ALINTIDIR.
9 MUHARREM 1388
Yüksek Ahlak Derneğî

Yazan Okunma 291 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Kardeş, eskiden bir şehirliye köylünün tanışıklığı vardı. Köylü şehre geldikçe şehirlinin mahallesine çadır kurar, evine kurulup otururdu. İki ay, üç ay ona konuk olur, dükkanına geçer oturur, sofrasına çökerdi. Şehirli köylünün ne ihtiyacı varsa bedavaya yerine getirir, düzer koşardı.

Köylü bir gün yüzünü şehirliye döndü de dedi ki: “A efendimi sen hiç köye gelmez, hiç seyre seyrana çıkmaz mısın? Allah aşkına olsun bütün oğullarını getir. Şimdi tam gül mevsimi, ilkbahar. Yahut da yazın meyve zamanı gel de hizmetine kemer kuşanayım. Soyunu, sopunu, çoluk çocuğunu akrabalarını getir, köyümüzde üç, dört ay kal.

Bahar çağında köy pek hoş olur, çayırlık, çimenlik, gönle ferah veren gönül çeken lalelik kesilir” şehirli başından savmak için ona vaatte bulundu, vaadinin üstünden de sekiz yıl geçti. Köylü, her yıl “ Ne vakit geleceksin. Kış gelip çattı” der. O da “ Bu yıl filan yerden konuk geldi. müsaade edin de gelecek yıl, işten güçten kurtulursam gelirim” der.

Köylü “ ailem, ey kerem sahibi, çoluğunu, çocuğunu bekleyip duruyor” diye karşılık verirdi. Her yıl leylek gelince köylü de gelir, şehirlinin evine konardı. Şehirli, her yıl altınından, malından köylüye harc eder, onun üstüne kanat gererdi. Nihayet son defa o yiğit köylü, tam üç ay şehirliye misafir oldu.

O da ona sabah akşam sofra yaydı, yedirdi, içirdi. Köylü, utanıp yine “ Efendim, kaç keredir vaat ettin, beni kaç kere beni kaç keredir aldattın bu niceyedir” dedi. Şehirli dedi ki: “ Canım da, bedenim de buluşmayı isteyip duruyor ama her hareket, onun takdiriyle. İnsan yelkenli gemiye benzer. Rüzgarı estiren bakalım onu ne yana sürecek?”

Köylü, yine şehirliye antlar vererek “ Ey kerem sahibi, çoluğunu, çocuğunu al, gel de ikramı gör” deyip elini tuttu. Üç kere ant verdi “ Allah için olsun gayret et, tez gel” dedi. Bunun üstüne on yıl geçti. Her yıl böyle laflar eder, tatlı, tatlı vaatlerde bulunurdu. Şehirlinin çocukları “Baba ay ad sefer eder, bulut da gölge de.

Köylü bunca hakkın geçti. onun için nice zahmetler çektin. O da sen ona konuk olasın da hiç olmazsa bu hakların bir kısmını olsun ödemek ister. Bize, onu kandırın, köye getirin diye gizlice bir çok ricalarda bulundu” dediler. Şehirli dedi ki: “yavrucuğum, doğru ama iyilik ettiğin kişinin şerrinden sakın demişler.

Dostluk, son demdedir. Korkarım ki bir şey olur da tohum bozulur”sohbet vardır, keskin bir kılıca benzer, bostanı, ekini kış gibi kesip biçer. Sohbet vardır, ilkbahar gibidir. Her tarafı yapar, sayısız meyveler verir. İhtiyat ve tedbir ona derler ki kötü zannı gideresin. Kaçıp kötülüklerden kurtulasın.

Peygamber “ Tedbir sui zandır” dedi. A boşboğaz, her adımın bir tuzak bil. Sahranın yüzü dümdüz ve geniştir ama her adımda bir tuzak var, küstahça koşmayı bırak. Dağ keçisi nerede tuzak?” diye koşar. Fakat yürüdü mü tuzağa koşar, boğazından yakalanır. Nerede tuzak diyordun ya, işet buracıkta, bak da gör. Ovayı gördün ama tuzağı görmedin.

A şaşkın, çayırlıkta tuzak, pusu ve avcı olmadıkça kuyruk mu olur? Bu yere küstahça gelenlerin kemiklerini, kellerini gör! Ey seçilmiş kişi, mezarlığı var da onların kemiklerine başlarından geçenleri sor! O kör sarhoşlara bak da aldanış kuyusuna baş aşağı nasıl düştüler, açıkça gör!

Gözün varsa körcesine gelme, gözün yoksa eline sopa al. Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa bir gözlüyü kılavuz edin. Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa kılavuzsuz her yolun başında durma. Körün adım atması gibi ihtiyatla adım at da ayağın kuyudan da kurtulsun, köpekten de. Kör bir kazaya uğramayayım diye titreye, titreye korkar ve ihtiyatlı adım atar. Ey dumandan kaçıp ateşe düşen lokma olan.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM