Tekin Seyri - Tasavvuf ve Bilim
Yazan Okunma 309 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek ne garip alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükunette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.

Yazan Okunma 1232 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı Vesilet-ünt Necat (Kurtuluş yolu vesilesi) olan Mevlid, Türk edebiyatının dini konuda en beğenilen, en sevilen ve en çok okunan eseridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e sav  karşı duyulan derin sevgi ve saygının çok samimî, çok temiz ve çok güzel ifadesi olan 'bu müstesna eser, asırlar boyunca her müminin gönlünde engin heyecan meydana getirmiş, daima vecdle ve zevkle dinlenmiş ve okunmuştur. Edebiyatımızda hiç bir eser Süleyman Çelebi'nin bu şaheseri kadar millete mal olmuş değildir. Bugün de bu eşsiz ve ölmez esere karşı rağbet ve alâka hiç eksilmeden devam etmektedir. Bunun sebebi Mevlid’in Türk ruhunu da en iyi şekilde aks ettiren, her türlü mübalâğadan ve sunîlikten uzak sade, saf ve samimî bir duyguyla ve dille yazılmış olmasıdır. Türk halkı bunda, Hz. Peygambere duyduğu bağlılığın ve sevginin tam bir ifadesini bulmuştur.

 

 

Melidi Şerif Tam Metni

I. BÖLÜM

Münâcaat

Allah âdın zikr edelim evvelâ,
Vâcib oldur cümle işte her kula.

Allah âdın her kim ol evvel ana,
Her işi âsân ede Allah ona.

Allah adı olsa her işin önü,
Hergiz ebter olmaya ânın sonu.

Her nefeste Allah âdın de müdâm.
Allah adıyla olur her iş tamam,

Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günâh misl-i hazân.

Yazan Okunma 620 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

İman, lügat manası bakımından, bir şeye inanmak ve bir şeyi doğrulamak demektir. “Bu iş böyledir, şöyledir” diye hüküm vermektir.

Din teriminde ise, Yüce Allah’ın dinini kalb ile kabul edip Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in bildirdiği şeyleri kesin olarak kalb ile doğrulamaktır.

İmanın aslı bu olmakla beraber bir engel hal bulunmadığı takdirde kalb ile kabul edilip inanılan bu hükümleri dil ile söylemek ve şahadette bulunmak lazımdır. Çünkü inanılması gereken şeyleri kalb ile benimseyip kabul eden kimse, bunları dili ile söylemezse, onun iman durumu insanlar tarafından bilinmez, onun müslüman olduğuna hükmedilmez.

Kalb ile doğrulamak, dil ile söyleyip ikrar etmekle meydana gelen imanla beraber namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ameller de gereklidir. Çünkü biz, bu görevleri yapmakla sorumluyuz. Bu görevleri yapmak imana kuvvet verir, imanın kalbdeki nurunu çoğaltır. İnsanı azabdan kurtarır. Yüce Allah’ın ihsan ve ikramlarına kavuşturur.

8- “İslâm” sözüne gelince; Lügat manası bakımından İslâm, teslim olmak, boyun eğmek ve itaat etmektir. Din teriminde ise, Yüce Allah’a ve O’nun peygamberine itaat etmek, Peygamber Efendimiz’in din adına bildirmiş olduğu şeyleri kalb ile kabul edip dil ile söylemek ve onları güzel görmektir. İslâm aynı zamanda din manasına gelir.

9- Gerçek din ile İslâm arasında esasta bir fark yoktur. Her gerçek din İslâmdır. Her İslâm da gerçek bir dindir; Buna müslümanlık da denir.

Allah Teala’nın dinine sadece “din” denildiği gibi, millet şeriat, İslâm ve İslâm dini de denir. Bununla beraber “İslâm” sözü, bazen güzel ameller manasında, bazen da İman manasında kullanılır. Şeriat sözü de, ibadetler ve insanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olan hükümlerin tümünde kullanılır.

10- İslâm dininde Yüce Allah’a, meleklere, Allah’ın kitablarına, peygamberlere, ahiret gününe, kaza ve kadere iman etmek esastır. Bunları bilip kabullenmek imanın temel şartıdır. Onun için imanın şartları altıdır, denilir. Bu şartlar müslümanlıkta kesinlikle mevcut esaslardır.

Bunlara, inanılması zorunlu din ilkeleri denir. Bunlara inanmak mecburiyeti vardır. Bunları doğrulamadıkça iman gerçekleşemez. Bunlardan herhangi birini inkar etmek -Allah korusun- insanı hemen dinden çıkarır.

Biz bu imanımızı; “Amentü billahi…” sözlerini okumakla daima açıklıyor ve isbat ediyoruz. Bu sözleri okuyan şöyle demiş oluyor:

13 Şub Black

Yazan Okunma 1054 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Paul ve eşi Catherine evlenmişler ve mutlu bir yuva kurmuşlardır. Kısa bir süre sonra Michelle adını verdikleri bir kız çocukları olur. Ama ailenin mutluluğu uzun sürmez zira Michellle ne görebilir ne de duyabilir. Anne baba Michelle’i dış dünyanın etkilerinden ne kadar korumaya çalışırlarsa çalışsınlar küçük kız büyüdükçe hırçınlaşmaktadır. Catherine bir kez daha hamile kalır ve Sara’yı doğurur. Bu sefer baba Paul Michelle’i bir kliniğe kapatmak ister. Tam da bu günlerde ailenin hayatına Debraj Sahai adında özel bir eğitmen girer. Hem sağır hem kör hem de dilsiz olan Michelle’i eğitmeye gönüllü olur. Küçük kız onun ellerinde hırçınlığını yavaş yavaş bir kenara bırakarak, eğitim almaya hatta normal çocuklar gibi okula gitmeye bile başlar…
Film 20 yy.’ın başlarında yaşamış olan Helen Keller’ın gerçek hayat öyküsünü anlattığı otobiyografik kitabı The Story of My Life’ın Hindistan sinemasındaki uyarlaması. Filmin yönetmenliğini Sanjay Leela Bhansali üstlenirken, başrol Michelle McNally.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM