Kitap

Kitap (36)

Yazan Written on: Çarşamba, 31 Ocak 2024 Okunma 131 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Jean M. Twenge’nin İ-Nesli kitabında; Öncelikle ABD’de nesillerin karşılaştırılması şu şekilde yapılmıştır:

1946’dan 1964’e kadar “bebek patlaması nesli”, 1960’ların sonu ve 1970’ler “x nesli”, 1970-1990 arası “ben nesli” ve 1995’ten sonra doğanlar i-nesli. Kitapta, ineslinin davranışları, boş zamanı değerlendirmeleri, din ve maneviyat yönelimleri, cinsellikleri, sosyal ve politik faaliyetlere katılımları önceki nesillere göre tamamen farklı olduğu anlatılmıştır.

 

Kitapta; yazar telefon bağlantıları ve ev ziyaretleriyle yüzlerce ergenle doğrudan bağlantı kurduğunu anlatıyor. Bu neslin mensuplarının geç olgunlaştıklarını ve ailelerine daha uzun süre bağımlı kaldıkları anlaşılıyor. İlginç özelliklerden biri de araba kullanma ve ehliyet alma oranı düşmüş. İ-nesli kızları sosyal medya üzerinden beğenilme çabası içindeler, erkeklerde daha çok oyunlarla vakit geçiriyorlar. Bu gençler artık yüz yüze görüşmenin geçerli olmadığını gösteriyor. Acayip bir sanal sohbet yaşanıyor. Bu neslin çocukları ekran üzerinden ne kadar çok görüşürlerse o kadar mutsuz oluyorlar. Mutluluğun sırrı ise cep telefonunu bırakmak, bilgisayarı kapatmak olduğu söylenmiş.

Yazan Written on: Perşembe, 10 Ağustos 2023 Okunma 855 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Coşar âvîzeler artık, köpürür kandiller;
Bu ışık çağlayanından bütün âfâk inler!
Yalının cebhesi, Ülker gibi, baştan başa nûr;
Nîm açık pencereler, reng ü ziyâdan mahmûr.
Al, yeşil, mâvi fenerlerle donanmış kıyılar;
Serv-i sîmînler atılmış suya, titrer par par.
Dalgalardan seken üç çifte kayıklar sökerek,
Süzülür sâhile, şâhin gibi, yüzlerce kürek.
Bir taraftan bu akın yükseledursun karaya;
Bir taraftan dökülür öndeki saflar saraya.
Rıhtımın taşları, zümrüt gibi, Îran halısı:
Suda bitmiş çemen, üstünde de Sultan Yalısı!

Renk renk açmış o başlar, biriken mahşere bak:
Fes, arâkiyye, sarık, yazma, bürümcük, yaşmak,
Taylasan, takke, nazarlıklı hotoz, âbânî,
Mâvi boncuk, oyanın türlüsü, dal dal yemeni...
Ama birçokları da’vetli değilmiş, kime ne?
Bu açılmaz kapılar, şimdi, açık her gelene.

Avlu, dış bahçe, harem bahçesi, taşlık, yer yer,
Medd ü cezrin ebedî sâhası: Boy boy siniler,
Ki donandıkça o başlarla, hemen, çepçevre,
Tablalar, ay dede çıkmış gibi, başlar devre!
Yayılır baygın, ılık bir buğu, bir tatlı duman;
Çözülür büsbütün âvâre sinirler o zaman.
Kafalar tütsüyü aldıkça döner mest-i hayât;
İki el bir baş için, kim kime artık? Heyhat!

Yazan Written on: Perşembe, 09 Aralık 2021 Okunma 1785 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Makalat Ve Özellikleri – Hacı Bektaş-I Veli
Makalat, Hacı Bektaş-ı Veli’nin İslam dininin genel hükümlerini Türklerin anlayabileceği bir yorumla işlediği kitabı. Alevi-Bektaşi inancındaki dört kapı ve kırk makam Makalat’ın ana konusudur.

Hacı Bektaş Veli’nin en önemli ve en hacimli eseri “Makalat”tır. Makalat; Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat gibi dört kapıdan her kapının da on makamından bahseder. Makalat’ta tasavvuftan kalp ahvalinden zahit arif ve muhiplerden bahsedilerek insan övülmekte kendisine verilen nimetler dile getirilmektedir. Makalatın ilgi çeken en önemli hususu düşüncelerin Kur’an ayetlerine ve Hz. Peygamber’in hadis-i şeriflerine dayandırılmış olmasıdır. Bazı bölümlerde konular sadece ayetler zikredilerek anlatılmaya çalışılmıştır.

Makalat - Bektaş-ı VeliMakalat – Bektaş-ı Veli
Eserde Hacı Bektaş Veli insanları abidler şahitler arifler ve muhipler olmak üzere dört gruba ayırarak müteala etmektedir. Hacı Bektaş Veli’nin en önemli ve en hacimli eseri olan Makalat Sefer Aytekin ve Mehmet Yaman tarafından günümüz Türkçe’sine çevrilerek yayımlanmıştır. Makalat’ın XIV. Asır Türkçe’si ile yapılan tercümeleri Arapça aslı ile de karşılaştırmalı olarak Ankara Üniversitesi eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. Esad COŞAN tarafından Doçentlik tezi olarak hazırlanmış ve yayımlanmıştır. PDF olarak indir.

Yazan Written on: Çarşamba, 08 Aralık 2021 Okunma 1652 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Önsöz
Menâkıb-ı Sipehsâlâr, Ferîdûn İbn-i Ahmed Sipehsâlâr tarafından Mevlânâ Celâleddîni Rûmî Hazretleri hâl-i hayatta iken başlanmış olup Sultan Veled Hazretleri’nin hilâfetlerinin ilk 
dönemlerine kadar yazılmıştır. Sipehsâlâr’ın kırk yıl Hazret-i Mevlânâ’nın hizmetinde bulunduğu ve Hüsameddîn Çelebi’nin hilâfet döneminde ve Sultan Veled Hazretleri’nin evâil hilâfetlerine kadar yazıldığı göz önüne alınırsa eserin tamamlanması tahminen kırk yıl kadar sürmüştür.
Eser Farsça aslından Ahmed Avnî Konuk tarafından Osmanlı Türkçesine çevrilmiş olup,eser 1913 yılında İstanbul’da basılmıştır. Çeviri yapılırken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda (HP_Osm_00144) demirbaş numarasında kayıtlı olan nüsha esas alınmıştır. Pdf olarak indir.

Yazan Written on: Pazar, 15 Ağustos 2021 Okunma 1349 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası


"En muteber kaynaklara dayanılarak hazırlanmış olan Hazret-I Hüseyin ve Kerbela Faciası, üç safhada anlatılmış; birinci bölümde Hz. Hüseyin´in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbela faciası, sonraki bölümlerde de Kerbela intikamının nasıl alındığı, başka bir deyişle Kerbela sorumlularının başlarına gelenler anlatılmıştır. Kerbela hadisesi, dehşetli olduğu kadar ibretlerle de dolu bir hadise olduğundan, onu kaynaklardan olduğu gibi aktarmaya çalıştık. Bunun için, okuyucular, kitabımızda tarafların birbirlerine karşı olan öfkeli tutum ve davranışlarını, hınçlarını da yer yer göreceklerdir. Bunlar mütalaa edilirken, o günün şartları ve heyecanları gözönünde tutulmalı ve itidal süzgecinden geçirilmelidir.

Yazan Written on: Cumartesi, 19 Aralık 2020 Okunma 2143 kez
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)

İstanbullu lakabıyla anılan ve tarîkat kıyafetleri ve remizlerini resimlerle açıkladığı Mecmû‘âtü’z-Zarâ‘if Sandûkatü’lMa‘ârif eseriyle tanınan müellifimiz Yahyâ Âgâh Efendi, 1912 senesine dek irşad faaliyetlerini sürdürmüş bir Zenbûrî şeyhidir. Tarîkatının pîri Muhammed Sâdık Erzincânî (v. 1795) gibi telifata önem vermiştir. Elinizdeki çalışma Yahyâ Âgâh Efendi’nin Usûl-i Mukâbele-i Şerîf ve Merâsim-i Usûl-i İkrâr ve İlbâsisimlerindeki iki risâlesinden oluşuyor. Birinci risâlede Nakşibendiyye, Kâdiriyye ve Zenbûriyye tarîkatlarında kelime-i tevhîd, ism-i Hayy zikri, devrân gibi tarîkat âyinlerinin yanı sıra muhtelif gün ve gecelere mahsus Zenbûriyye usûllerinin nasıl icra edildiği anlatılırken, ikincisinde bahsi geçen tarîkatların biat ve hilafet gibi merâsimleri ele alınıyor.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM