Bu sayfayı yazdır

Muhammet Nurul Arabi

Yazan Muhammet Nurul Arabi Write on Cuma, 12 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Kitap Okunma 5155 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Avam arasında "Arab Hoca", Havas arasında "Seyyid Hoca" ismiyle bilinen Seyyid Muhammet Nur, 1813 yılında doğmuştur. Doğum yeri Mısır'ın başkenti Kahire'nin Mahalletü'l-Kübra kasabasıdır. Babası cihetinden Seyyid olup, Hz.Hüseyin kolundan Hz.Ali'ye, dolayısiyle Hz.Muhammed Mustafa'ya (S.A.V) dayanır. Babası Kudüs civarında zaviyesi olan Seyyid İbrahimül Kudsi'dir. Dedesi ise, meşhur veli ve şeyh Bedrül Veli'dir.

Karakteri yumuşak olmakla beraber bazen zarifane latifeler yaparlardı. Lakin erkan ve ahkam-ı Muhammedi'ye azıcık bir leke sürülmek istendiği hal ve zamanda hemen akli ve nakli deliller ortaya koymasındaki cesurane hareketleri, çekemeyenlerini bile hayrete düşürürdü. Kendisine sorulan sorulara ve halledilmesi istenilen meselelere akli ve nakli cevaplar verirdi. Bilhassa tefsir ve hadis ilimlerinde hafızaları kuvvetli idi.

Zahir ilimlerinden iki defa icazet verdikleri gibi, batın ilimlerinden de Hakikat bilgisine sahip Tahkik Mertebesine varan pekçok değerli, faziletli ve irfan ehli şahsiyetler yetiştirmiştir.


Ahmed Amiş Efendi'ye Hilafet vermesi

Rumeli'nde Melameti intişar ettiren Hz. Pir Seyyid Muhammed Nurul Arabi'nin, Ahmet Amiş Efendi ile görüşmeleri şu suretle vaki olmuştur.

Seyyid Muhammed Nurul Arabi Hazretleri Hakk’a yürümeden altı ay önce İstanbul’a geldiğinde, Ahmet Amiş Efendi kendisini onun ziyaret edeceğini ummuş ve hatta kalben istemiş. Ancak Nur’ül Arabi ziyaret etmeden gitmiştir. Ahmet Amiş Efendi bu durumdan Nur’ül Arabî’nin manevi mertebesinin yüksek olduğunu keşfen anlayınca Usturumca kasabasına gitmek arzusu içinde doğmuştur. Bu nedenle türbedeki arkadaşına bir hafta on gün kadar hava tebdiline gideceğini söylemiştir. O gün Sirkeci’ye indiğinde müridlerinden bir zata tesadüf etmiş ve nereye gideceği sorunca, Selanik’e gideceğini söylemiş, bunun üzerine müridi hemen bir bilet alarak kendisine takdim etmiş Ahmet Amiş Efendi'yi vapura bindirmiştir.

Rivayete göre daha vapurda bulunurken Seyyid Muhammed Nurul Arabi keşfen Türbedar'ın geleceğini bildiğinden her zaman bindiği hayvanını müridlerinden birisi ile Selanik'e göndermiş ve “Falan gün falan saatte şu şekilde şu şemailde vapurdan bir adam çıkacak onu al, bu hayvana bindir, sen de rikâbında (özengide) olduğun halde buraya getir" diye emreylemiştir.

Bu suretle Ahmet Amiş Efendi 1304 Rumi senesinde (1886) Usturumca kasabasına gidip Seyyid Muhammed Nurul Arabi'ye mülaki ve bir hafta kadar misafir olmuştur. Aralarında samimi muhabbetler ve konuşmalar olmuş ve bu arada Seyyid Muhammed Nurul Arabi altı ay sonra "Ben de sana misafir geleceğim" buyurmuştur? Bu sözün manasını yanındakiler anlayamamış, fakat Ahmet Amiş Efendi derhal anlamış ve memnunen dönmüştür. Seyyid Muhammed Nurul Arabi’nin bu sözden kasdettiği mana, altı ay sonra Hakk’a yürüyüşlerini ihbar ve ondan sonra da bu muazzam sırrı ruhinin idraki mealide "Kutbiyetin kendisine intikal edeceğini tebşirden ibarettir.”

Melamilerin ekseriyeti Seyyid Muhammed Nurul Arabi den sonra veraseti Muhammediyenin Hacı Ahmet Amiş Efendi'ye intikal ettiğine inanmaktadırlar... Hazreti Ahmet Amiş Efendi de melameti salikleriyle yalnız sohbet ve nazar ile teslik eder ve meratib telkin etmezlerdi. (Ahmed Amiş Efendi, İ. H. Altuntaş, Sayfa. 14-15)

Son Düzenlenme Pazartesi, 12 Haziran 2017 21:02