Denekleri provoke etmek için, interkomdan sürekli müdahalede bulunuldu ve interkoma daha sesli cevap vermeleri söylendi. Ardından provokasyon daha üst bir seviyeye ulaştı ve deneklere, “Bunu üçüncü defa söylemek zorunda kalıyorum. Talimatları anlamıyor musun? Daha sesli konuş!” şeklinde seslenildi.
BİR SİNEĞİN GÖZÜNDEN İZLEYİN
Denekler daha sonra üç gruba ayrıldı. İlk gruptakilere, ilk aşamada yaptıklarını kafalarında 45 saniye boyunca canlandırmaları ve maruz kaldıkları muamele yeniden yaşanıyormuş gibi düşünmeleri istendi. Bireysel mesafelendirme grubuna, yaşadıklarını uzaktan izliyormuş gibi değerlendirme yapmaları söylendi. Kontrol grubuna ise özel bir talimat verilmedi.
Bu aşamanın ardından gerçek deney başladı. İlk olarak 94 üniversite öğrencisine ruh hallerini belirtmeleri ve boşluklardaki kelimeleri tamamlamaları istendi (Örnek olarak öl.. boşluğunun ölüm veya ölçü olarak tamamlanması). İkinci olarak, aynı testte 86 öğrenci yarıştırıldı ve buldukları cevabı ilk kimin ilettiği gözlemlendi. Kazanan, deney gereği, kulaklıklar aracılığıyla kaybedeni sesli bir şekilde alaya aldı.
BİR ADIM GERİYE ATIP DÜŞÜNÜN
Sonuçlara bakıldığında, bireysel mesafelendirme yöntemi kullanan öğrencilerin, test süresince daha az öfkeli ve öfkeye dirençli oldukları gözlemlendi. Bu öğrenciler, kelime testinde galip geldiklerinde de, kaybeden arkadaşlarına daha düşük ses tonuyla ve daha kısa süreli alaylarda bulundu.
Araştırma ekibinde yer alan Ohio Üniversitesi’nden iletişim ve psikoloji profesörü Brad J. Bushman, “İnsanlar doğal olarak kendilerini mesafelendirmiyor. Ne zaman öfkelensek, doğal olarak öfkeye kapılıp gidiyoruz” dedi.
Bushman, “Aklımızda saldırgan düşünceler ve hisler tutarsak, bu şekilde hareket etmemiz de kaçınılmaz… Yapılacak akıllıca hareket, geriye bir adım atmak ve içinde bulunduğumuz durumu tavanda gezinen bir sineğin gözünden incelemek” dedi
Kaynak:www.msn.com