Hz. Mevlânâ bir gün eve gelir, oğlunu üzgün görür. Sebebini sorar.
Oğlu: "Hiç" der.
Hz. Mevlânâ dışarı çıkar.
Kapıda asılı bir kurt postu vardır, onu alır üstüne giyer. Ellerini havaya doğru açıp ulamaya başlar. Oğlu babasının bu haline bakıp güler.
Hz. Mevlânâ:
"Evladım, gördün mü?" der. "Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün. İşte bütün dertlerin arkasında da RABBinin olduğunu bil ve Ona güven." der...
Ne Hıristiyan’ım, ne Musevi, ne Hindu, ne de Müslüman,
Ne Doğudanım, ne Batıdan, ne karadanım, ne denizden,
Ne duran yerdenim, ne dönen semadan,
Ne topraktan, ne sudanım; ne havadan, ne ateşten,
Ne arşı âlâdan, ne balçıktan, ne surettenim, ne varlıktan,
Ne Hintliyim, ne Çinli, ne Bulgar, ne de Sakson,
Ne Irak krallığındanım, ne Horasan ülkesinden
Gezdim Halep Şam,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiçmiş,
İlla edep illa edep
Yunus Emre
Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir.
Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir.
Edep, kibri kırıp tevazuya sarılmaktır.