Ahd-nâme-i Hz. Ali’nin Günümüz Türkçesine Çevirisi
Müminlerin Reisi ve Takva Sahiplerinin Öncüsü Alî bin Ebî Tâlib (Allah Ondan Razı Olsun ve Onun Yüzünü Şereflendirsin) Mâlik bin Haris el-Eşter’i Mısır’a Vali Edip Gönderince Ona Yazdığı Ahdnamenin Tercümesidir. “Ey Mâlik, sana ilk emrettiğim şey, Allah korkusuyla günahlardan kaçınmayı elden bırakmaman; Ona itaat ve ibadeti seçmendir. Daima yüce Allah’ın emrettiği farzlara ve Peygamber’in sünnetine uy! Çünkü hiç kimse saadete erişemez; (insanlar) ancak Allah’ın farzlarına ve Peygamberinin sünnetine uymakla (saadete) erişir ve ancak o farzları ve sünneti inkâr ve kaybetmekle betbahtlığa ulaşır. Daima elinle ve dilinle Cenab-ı Hakk’a yardım et! Çünkü yüce Allah, kendisine yardım edenleri aziz kılmaya kefil olmuştur.
Bir emrim de benliğin istekleri, arzuları bastırınca, nefsini kırman ve (Allah’ın emrine karşı) inatçılık ve isyan ettiği zaman onu çekerek durdurmandır. Her nefsin gereği ve emrettiği şeyler, kötülüktür. Ancak yüce Allah’ın merhamet ettiği kullarından olsa, o müstesna...
Unesco Türkiye Milli Komisyonu başkanlığında ve kardeş Türk Cumhuriyetleri (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan) ve Moğolistan’ın desteğiyle 2020 yılı “Bilge Tonyukuk” yılı ilan edildi.
Türk tarihinde, yazdıklarını yayınlayarak yüzyıllar ötesine ulaştıran ilk yayıncı, bilinen ilk vezir, ilk özgürlük savaşçılarından, ilk tarihçi, bilinen ilk stratejist ve planlamacı, komutan, savaş dehası, istihbaratçı ve adının yanına daha birçok ‘ilk’ yazabileceğimiz bir büyük devlet adamıdır “Bilge Tonyukuk”.
Uygarlık tarihini değiştirecek olayların yaşandığı Asya bozkırlarında hüküm süren Göktürk Devletinin kağanlarından bile daha çok tanınan veziri olan ve 1300 yıldır tarihin soluksuzca peşinden koştuğu bu kutlu kişiyi anlatmadan önce dilerseniz bir konuya açıklık getirelim.
“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” Arapça bir kelime olan ‘kalb’ sözlükte bir hâlden bir hâle döndürme, değiştirme, dönüştürme, çevirme anlamlarına gelmektedir. (1)Fizyolojik/maddî ve psikolojik/ruhânî olmak üzere iki boyutu olan kalp kelimesi, Kur’an’ı Kerim’de birçok yerde geçmektedir. Bunun yanında kalple ilişkili ve çoğu zaman onunla aynı anlamda kullanılan bazı kavramlar da yer almaktadır. Bunlar; sadr, fuâd ve lübb’dür. Her birinin anlam derinliğinin farklı olmasına rağmen günlük dilde bu kavramlar kalp ile eş anlamlı kullanılmaktadır. Hâlbuki Hakîm et-Tirmizî’ye göre Kur’an’ı Kerim’i doğru anlamak için bu kavramların aralarındaki anlam farklarının ve idrak gücünün ayırdına varmak gerekmektedir.
Bil ki, Allah'u Teâlâ'yı tanımanın anahtarı, kişinin kendini tanıyıp bilmesidir. Bu yüzdendir ki, şöyle buyurulmuştur: «Nefsini (kendi hakikatini) bilip tanıyan, rabbini tanır.» Bu mevzuda Cenâb-ı Hâk şöyle buyurmuştur: «Pek yakında onlara dışlarında ve kendi nefislerinde âyetlerimizi (kudretimizin ve varlığımızın belgelerini) göstereceğiz. Ta ki, (Peygamberin söylediğinin) hak olduğunu anlasınlar.» (1)
Hulâsa, sana senden yakın hiçbir şey yoktur.Kendini bilmezsen, başkasını nasıl bilirsin? Kendimi biliyorum, tanıyorum diyorsan yanılıyorsun! Zira böyle bilmek, Hakkı tanımanın anahtarı olamaz. Hayvanlar da kendilerinden bu kadar bilir. Sen kendinden başın, yüzün, elin, ayağın, etin ve derinden fazla bir şey bilmiyorsun.