Editor

Editor

Web sitesi adresi: https://www.tekinseyri.com
Write on Cuma, 21 Temmuz 2017 Yayınlandığı Kategori Bilim

Neden Kanser Oluyoruz?

Palm yağı, ayçiçek yağı, Mısır özü yağı, margarin ve trans yağ içeren ürünleri kullandın. Tereyağı ve zeytinyağı tüketmedin ki organlarından biri iflas edene kadar bunları yedin.

Bulaşık makinesine deterjan ve parlatıcı koyduğunda, o deterjanı ve parlatıcıyı yediğini fark etmedin. Deterjan yerine karbonat, parlatıcı yerine sirke koyarak hem sağlıklı hem de tertemiz bulaşıkların olacağını önemsemedin.

Evde basitçe kostik ve zeytin yağını karıştırıp kalıplara dökmek ve kendi doğal sabununu yapmak dururken, gidip içerisinde bin tane kimyasal zehir olan o sabunlarla her Sabah yüzünü bedenini yıkadın. Her gün bu daha da iyi diye pazarlanan o şampuan zehirleriyle saçını yıkadın.

Evini arap sabunu gibi doğal yağlarla üretilmiş bir sabun yerine, temiz olsun diye çamaşır suyuyla sildin.O su buharlaştıkça soludun ve akciğer kanseri oldun.

Write on Pazar, 11 Haziran 2017 Yayınlandığı Kategori Tasavvuf

Beykozlu Hacı Hafız Muhammed Osman Akfırat Hazretleri
1881 yılında Medine’de doğmuştur. Temiz soyu Allah Rasulü’ne (s.a.v.) ır. Medineli Hacı Osman AkfıratYöre adetleri gereği, doğduktan sonra, kundak halinde, altı saat Türbe-i Saadet’te bırakılmıştır. Muhammed Osman Efendi, Kur’an-ı Kerim öğrenimine Ravza-i Mutahhare’de başlamış, ilk ve orta tahsilini de yine Medine’de yapmıştır. Hafızlık şerefini hayatının sonuna kadar korumuş, teravih namazlarını yıllarca hatimle kıldırmıştır. Çocuk denilecek yaşta babasını kaybeden Osman Efendi, bundan sonra kendisini dinî ilimlerin tahsiline vermiş, on yedi yaşında tahsilini ilerletmek için İstanbul’a gelmiş, Fatih semtindeki Çırçır Medresesi’ne girmiş, bu medresede yıllarca tahsil­den sonra icazetini almış, daha sonra aynı medresede müderris olarak göreve başlamış, hayli talebe yetiş­tirmiştir. Bir yandan da Müslümanları vaaz ve sohbetleri ile irşada başlamış, Beykoz Hacı Ali Camii’nde kırk üç yıl aralıksız vaaz ve nasihatte bulunmaktan başka, yirmi dokuz camide daha irşad görevini sürdürmüştür.

Write on Pazar, 14 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Kıssadan Hisse

Adamın birinin 5 yaşında bir oğlu varmış..

Adam akşam eve geliyor ve çocuğu hemen…

Babasına koşuyor. Çocuk: "Babacım Ne Olursun Biraz Kapı Önüne Çıkıp da Oynayalım.

Aslında baba oğlunu kırmak istemiyor. Düşünüyor evde de yapacak bir sürü iş var..

Sonra bu çocuğu nasıl kırmadan evde tutabilirim diye düşünürken, masanın üzerinde bir dünya haritası görüyor.
Adam oğluna dönüyor ve:”Bak oğlum..Sana bir görev vereceğim onu yaparsan dışarı çıkıp beraber oynarız..”

Adam eline haritayı alıyor:” Bak oğlum. Bu dünya haritası.” Baba haritayı yırtıyor.

Bir sürü kağıt parçası yapıyor ve oğluna: “Al oğlum. Bu kağıt parçalarını bir araya getir yani dünyayı düzelt, seninle dışarı çıkacağım."

Çocuk da saf ve küçük olduğu için seviniyor. Alıyor kağıtları eline ve odasına doğru koşuyor…

Write on Pazar, 14 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Tasavvuf

Tasavvuf ve Beyin
1994 yılında Scienfic Amerikan dergisinde John Horgan tarafından yapılan bir bilimsel makalede belli sözcüklerin tekrarı ile beyin kapasitelerinde meydana gelen artıştan söz ediyordu. Diğer bir çalışma belirli sözcüklerin tekrarı ile beyinde, dokulara sağlanan oksijen oranında artış olduğu gözlenmiş. Sözcük tekrarının belleği güçlendirici etkisi olduğu yapılan diğer 2 çalışmada yer almış.Bu verilerden zikir adlı ibadetin beyin kapasitesini arttırarak gelişimini (plastisite) sağladığı sonucuna varılabilir. .Peki ya diğer ibadetler?

Açlık bölümünde orucun beyne olan faydalarından söz edilmişti. Namaz'ın başlı başına bir zikir olduğu görülüyor.

İbadeti sadece fiziksel yönü ile değerlendirdiğimizde, beyin için faydalı olduğu sonucu ortaya çıkıyor.

 

Batıda; Hristiyan, Musevi ve Budist ibadetleri sırasında beyinde oluşan değişimler incelenmiştir. İlahi güçleri beyinde arayan bilim dalına nöroteoloji adı verilir.

Write on Pazar, 14 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Kıssadan Hisse

            Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına ' Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor.' demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.

Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmiş.

Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış 'Bak' demiş kocasına ' Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?'

Kocası: 'Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim' diye cevap vermiş.

Hayat böyle değil midir ?

Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya davranmadan önce zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek güzel bir fikir olabilir ...

Asrın mütefekkirinin de söylediği gibi
Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır

Write on Pazar, 14 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Kıssadan Hisse

Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu.

-”Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?”

-50gm!’ …. ’100gm!’ …..’125gm’..diye öğrenciler yanıtladı.

-”Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem, ” dedi profösör, “ama, benim sorum şu ki :”Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”

-’Hiçbir şey’ diye yanıtladı öğrenciler.

-”Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu profesör bu kez.

-”Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı.

 

Write on Cuma, 12 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Kıssadan Hisse

Bir gün adamın biri zamanının üstadlarından birini ziyarete gelmiş ve ona şu soruyu sormuş:

- Önyargılarımdan ve bağımlılıklarımdan nasıl kurtulabilirim?

Üstad ona cevap vermek yerine ayağa kalkmış ve yakında bulunan bir sütuna kollarını dolayarak bağırmaya başlamış:

- Beni bu sütundan kurtarın!!!

Adam şaşkınlıkla bakarak, üstadın deli olduğunu düşünmüş ve ona şöyle demiş: 

- Neden böyle yapıyorsun? Ben senin akıllı birisi olduğunu düşünerek ruhsal bir soru sormaya
geldim. Ama görüyorum ki sen salağın tekisin, sütunu sen tutuyorsun, Sütun seni tutmuyor! Bırak gitsin!  

Write on Cuma, 12 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Tasavvuf

 Tarikatı aliyyeden Halvetiye'de mukaddes feyiz zincirinin mübarek halkalarından birini teşkil eden ve aynı tarikatın büyük mürşidlerinden olan Şeyh Hayreddîn-i Tokadı (K.S.) Hazretleri, çelebi Halife diye bilinen, zamanının kutbu ve ârifibillâh-ı Şeyh Muhammed Cemalüddin-i Halveti (K.S.) Hazretlerinin yetiştirip, irfan ve tasavvuf âlemine hediye ettiği, Güzel Anadolunun manevî zenginliğini meydana getiren büyük velilerden birisidir.Temiz soy ve nesebi Büyük Müfessir Fahri Razi'ye uzanan ve asil soyundan nice arif âlimler yetişen bu tarikat kutbunu yerinde incelemek gerekir. Hicri 9 ve 10. asırdan itibaren gelişerek İslâm âlemine bir irfan denizi halinde yayılan Halvetiye tarikatının kutlu ve ulu velileri arasında yer alan Halvetiye şeyhi HAYREDDİN-Î TOKADİ (K.S.) HAZRETLERİ'nin hayatını yazmaya, önce Allah'ın Rasûlü (S.A.V.) Efendimiz ile olan zahiri bağlantısını vesikaları ile ortaya koyarak başlamak, "marifet zinciri içerisinde feyz aldığı irfan pınarlarını bir bir göstererek konuya girmek yerinde olacaktır."

Write on Cuma, 12 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Bilim

 Kötü haberler sağlığınıza iyi gelmiyor

Bilindiği gibi, stres gibi olumsuz duygular, vücutta zamanla belirli hasarlara yol açıyor. Ve internet sayesinde kötü haberlere, öfkeye, duygudurum bozukluklarına oldukça yakın bir kültürde yaşadığımız ortada.

Araştırmalar terör saldırıları, savaş gündemleri ve diğer trajik durumlar gibi kötü haber sirkülasyonlarını üst üste edinmenin, vücudun kortizol üretimine neden olduğunu gösteriyor. Kortizol, vücudun strese gösterdiği tepkiyle ilişkilendirilen bir kortikosteroid hormondur ve bağışıklık sistemini baskılar.*

Araştırmalara göre, kişilerin iş ya da özel hayatlarında yaşadıkları travmatik durumlar, ilerleyen zamanlarda bağışıklık sisteminin düzgün işlememeye başladığını gösterecek; bu da pekçok sağlık problemine önayak olacaktır.

Write on Cuma, 12 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Tasavvuf

İmam Gazâlî’nin Savunduğu Tasavvuf İle Günümüz Farkı

Birçoklarının, İmam Gazalî’nin “el-Munkızu min ed-Dalâl” adlı eserinde mutasavvıfları en doğru yol üzerinde topluluk olarak nitelendirmesinden hareketle, günümüz “tasavvufçuları”nın da aynı şekilde görülmeleri gerektiğini düşündüğü biliniyor. Burada gözden kaçırılan nokta şu: İmam Gazalî mutasavvıflardan söz ederken, bugün bizim “tarikat ehli” diye bildiğimiz kitlelerin sahip olduğu özelliklerden daha farklı niteliklere işaret etmektedir.

Nitekim sözkonusu kitapta, doğruyu ve hakkı arama iddiasında olan insanları dört gruba ayırır ve her birinin özelliklerini anlatır. Bu gruplardan birini “Tâlimiye” diye adlandırmaktadır.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM