Tasavvuf (141)
Algıladığımız madde alem ve oluşan şekiller, algılayan olmadığı zaman, yada gözlemleyen olmadığı zaman, sırf dalgalardan ibaret bir oluşum göstermektedir...
Yapılan deneyler de elektronu gözlemlemeye çalıştığımız zaman parçacık, gözlem yapmadığımızda da dalga özeliği gösterdiğni ortaya koymuştur.
Olay bu şekilde cereyan etmesine rağmen ,bilincin algılamasıyla oluşan parçacık (madde) alem, bize mutlak gerçekmiş gibi geliyor.
Eğer madde alemin sadece bilincin gözlemek istediği manaların açığa çıkışı olarak algılayabilirsek, kendimizide beden boyutundan soyutlayabiliriz. Böylelikle bilinç boyutunda (dalgalar boyutunda) yaşama geçebiliriz.
MİRAÇ nedir?
Niçin gece vaki olmuştur?
Miraçta Hak ile mülâkat vardır.Ayete göre ruh mual ceset vukua gelmiştir. (Abid) olarak. Abid ruh değildir. Abid ceset de değildir. (Ruh mual cesed) abiddir. O halde miraç rüya değildir. Kudüs'e kadar teşrif ettirilmişlerdir.
Niçin Kudüs'e... Oradan semavata huruç vardır. Hak ile mülâkat olduğuna göre semavatta mı Cenabı Hak... Allah mekândan münezzehdir. Ohalde mekânda değildir. Mekânsızlık nedir. Mekân mütalaasına vurulursa müddet ortaya çıkar. Miraç ne kadar müddet sürmüştür. Çünki miraçdaki hadiseler, gördüğü şeyler, mülakât uzundur. Miraç, Mevlid'de uzun uzadıya bu hadise bizim anlayacağımız şekle bürünerek izah edilmiştir. Bunlar hilafı hakikat değildir. O halde MÎRAÇ nedir?
BAŞKASI" KAVRAMINDAN KURTULABİLMEK
AHMET BAKİ
Kişinin dünyası ne kadar "başka" kavramı ile doluysa, o derece "ALLAH" ismiyle işaret edilene IMANLI yaşamdan uzak düşmüştür demektir; kim kime ne adi, hangi mertebeyi verirse versin...
"ALLAH" a İMANI olmayanın dünyasını şekillendiren kavramın karşılığıdır "başka" kelimesi!
Hakikat bilgisini dilimizden düşürmedigimiz halde, "dünyamız" ne kadar "başkalari" ile dolu, bunu hiç düşündünüz mü?
İkra! Bismi rabbikelleziy halâk;
Terkiplerde sonsuz var olanı, açığa çıkardığımız güçle okumak…
Adına “Sünnetullah” dediğimiz; Muhammedî Hakikat, Ruh-ı Âzam, Akl-ı Evvel, İnsan-ı Kamil, isimleriyle boyutlanmış, Ahmed-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) suretinde şekillenmiş ve yaşantısı ortaya çıkmış sistem ve düzenin uyumunu fark etmek ve buna uygun yaşamaktır okumak…
“Görmenin işlevi inşa etme, bölme ve çoğaltmaktan; kulağın işlevi ise rezonansa girme ve rezonans yaratmaktan oluşur.” (G.DELEUZE)
Gözlerimizle çokluk diye algıladıklarımızın tek bir yapı olduğunu fark etmektir okumak… Sistemin ritmini dinlemektir…
Muhyiddin-i Arabi İbn-i Abbas (r.a) Hz.' inden naklen Muaz b, Cebel rivayet ediyor :
- Bir gün Resullullah (s.a) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık. Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.
Bu arada, dışarıdan bir ses geldi :
- Ev sahibi... içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var.
Bunun üzerine , herkes Resullullah (s.a)efendimizin yüzüne bakmaya başladı.Orda ve her zaman büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı.
Resullullah (s.a) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve :
- Bu seslenen kimdir bilir misiniz? buyurdu....
KÂİNATIN KUSURSUZ DÜZENİNDEN HAREKET EDEREK ALLAH’A ULAŞMAYA ÇALIŞ
Zekât hakkında konuşmak tehlikelidir.
Namaz, Oruç, Hacc, bunların hepisi emirdir...
Yapılmazsa ne olur?
İnsan dinden çıkmaz.
Ötede de sorgu ve suali yoktur.
Bunlar kulun kendini bilerek yaratanı’nı bilmesi için yollardır.
Kâinat’ta ne varsa her şey ALLAH’da hazır ve nazırdır.
Her şey O’ndandır.
Fakat hiçbir şey O değildir.
Bütün görünüşler O’nun kudretlerinin görünüş ve tecellîleridir.