Tasavvuf

Tasavvuf (143)

Yazan Written on: Cumartesi, 23 Ekim 2021 Okunma 1122 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

 Hakk’ın Zatı’nın herhangi bir sıfatla bir araya gelmesi (içtima) imkansızdır, çünkü mümkün şeyi nitelendiren her sıfatın varoluşu, sıfatlandığı şeyin ortadan kalkmasıyla ortadan kalkar, veya mümkün şey kalırken, sıfatı ortadan kalkar... Ama Vacibü’l Vücud, Kendine yönelik olarak olma imkanı olan veya olmayan bir şeyi kabul edemez. Çünkü O, vasıflandırmanın hakikati yönünden, bu şeyle nitelendirilemez, olsa olsa lafzi bir ortaklaşalıktan söz edilebilir. Tanım ve hakikatin ortaklaşalığı diye bir şey sözkonusu olmadığından hiçbir tanım Hakk’ın sıfatıyla kulun sıfatını hiçbir surette birleştiremez...

Böylelikle, “Allah Bilen’dir,” dediğimizde bunu, geçici olarak yaratılmış mümkün şeye atfettiğimiz bilgi’nin tanımı ve hakikatine göre anlamlandıramıyoruz. Çünkü Allah’a bilgi atfedilmesi, mahlukata bilgi atfedilmesinden farklıdır. Eğer kadîm bilgi, hâdis bilgiyle özdeş olsaydı, bir tek ve temel tanım iki tanımı bir araya getirirdi. Bu durumda, biri için mümkün olan diğeri için imkansız olurdu. Ama durumun böyle olmadığını gördük.

Yazan Written on: Cuma, 22 Ekim 2021 Okunma 7314 kez
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)
Yazan Written on: Perşembe, 15 Nisan 2021 Okunma 978 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

 

Kur'ân-Kerim;

-Yüce Allah tarafından (Hâkka, 69/43),  

-Vahiy yoluyla (Yunus, 10/15), 

-Arapça olarak (Yusuf, 12/2), 

-Peyderpey Peygamberimize indirilen (Furkan, 25/32),

-Allah sözü olduğunda şüphe olmayan (Bakara, 2/2; Secde, 32/2),

-Nesilden nesle bize kadar tevatüren gelen, 

-Mushaflarda yazılı, 

-Fatiha suresi ile başlayıp Nâs suresi ile sona eren, 

-Okunması ile ibadet edilen ve sevap kazanılan, 

-323. 015 harf,  77. 439 kelime (Süyutî, I, 184) 

-6236 ayet ve 114 sureden oluşan, 

-Veciz ve mûciz bir Allah kelâmıdır. 

Kur’an-ı Kerim’de Kur’anın zikredildiği diğer isimler şunlardır:

  1. Aceb : Hayrete düşüren, hoşa giden, hayranlık veren ve emsali bulunmayan, harikulade güzel, çok hayret verici anlamındadır.

"(Ey Peygamberim)! De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’ân’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’ân dinledik de ona iman ettik.” (Cin, 72/1-2)

Kur’an’ın emsalsiz ve hayranlık verecek niteliği; lafzının beliğ ve fasih, anlamının derin

ve bilgilerinin doğru olması sebebiyledir. (bk. Kaf, 50/2; Sâd, 38/5; Sâffât, 37/12)

Yazan Written on: Pazar, 21 Şubat 2021 Okunma 1636 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Şeddad  İbni Evs (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem.), Seyyidu’l-istiğfarın; “duaların efendisi, istiğfârın en üstünü” olduğunu; bu itibarla, her kim bu duayı, sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olacağını, yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse yine cennetlik olacağını ifade buyurmuşlardır.
 
Efendimiz’in (SAS) tavsiye ettiği bu duaya Efendimiz’in (SAS) işaretiyle “istiğfarların en büyüğü” manasına gelen “Seyyid’ül İstiğfar” denmiştir.⁣⁣

Yazan Written on: Cumartesi, 06 Şubat 2021 Okunma 1350 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

 Ahd-nâme-i Hz. Ali’nin Günümüz Türkçesine Çevirisi

Müminlerin Reisi ve Takva Sahiplerinin Öncüsü Alî bin Ebî Tâlib (Allah Ondan Razı Olsun ve Onun Yüzünü Şereflendirsin) Mâlik bin Haris el-Eşter’i Mısır’a Vali Edip Gönderince Ona Yazdığı Ahdnamenin Tercümesidir. “Ey Mâlik, sana ilk emrettiğim şey, Allah korkusuyla günahlardan kaçınmayı elden bırakmaman; Ona itaat ve ibadeti seçmendir. Daima yüce Allah’ın emrettiği farzlara ve Peygamber’in sünnetine uy! Çünkü hiç kimse saadete erişemez; (insanlar) ancak Allah’ın farzlarına ve Peygamberinin sünnetine uymakla (saadete) erişir ve ancak o farzları ve sünneti inkâr ve kaybetmekle betbahtlığa ulaşır. Daima elinle ve dilinle Cenab-ı Hakk’a yardım et! Çünkü yüce Allah, kendisine yardım edenleri aziz kılmaya kefil olmuştur.

Bir emrim de benliğin istekleri, arzuları bastırınca, nefsini kırman ve (Allah’ın emrine karşı) inatçılık ve isyan ettiği zaman onu çekerek durdurmandır. Her nefsin gereği ve emrettiği şeyler, kötülüktür. Ancak yüce Allah’ın merhamet ettiği kullarından olsa, o müstesna...

Yazan Written on: Cuma, 22 Ocak 2021 Okunma 3287 kez
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)

“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” Arapça bir kelime olan ‘kalb’ sözlükte bir hâlden bir hâle döndürme, değiştirme, dönüştürme, çevirme anlamlarına gelmektedir. (1)Fizyolojik/maddî ve psikolojik/ruhânî olmak üzere iki boyutu olan kalp kelimesi, Kur’an’ı Kerim’de birçok yerde geçmektedir. Bunun yanında kalple ilişkili ve çoğu zaman onunla aynı anlamda kullanılan bazı kavramlar da yer almaktadır. Bunlar; sadr, fuâd ve lübb’dür. Her birinin anlam derinliğinin farklı olmasına rağmen günlük dilde bu kavramlar kalp ile eş anlamlı kullanılmaktadır. Hâlbuki Hakîm et-Tirmizî’ye göre Kur’an’ı Kerim’i doğru anlamak için bu kavramların aralarındaki anlam farklarının ve idrak gücünün ayırdına varmak gerekmektedir.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM